Geçen ay 11 ilimizi yerle bir eden Maraş depreminden sonra bu ay da aynı şiddette bir siyasi deprem de yaşadı ülkemiz.
6 siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluşan Millet İttifakının İYİ Parti fayı kırıldı ve masada giderilmesi hayli güç bir kriz oluştu.
Bu krizin tek sorumlusu olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener gösteriliyor.
Onu, bir oyun bozan olarak gören CHP yanlıları, bir hanım olduğunu bile hiçe sayarak sosyal medyada en ağır sözlerle saldırırlarken, siyasi geçmişinin tomografisini de masaya yatırmaktan geri kalmıyorlar.
Gördük ki, sosyal medyada sadece Ak troller yokmuş. Onları aratmayan CHP li troller de varmış da hiç farkında değilmişiz.
Bütün bunlardan anladık ki, bizim demokrasiyi tam içimize sindirebilmemiz daha çok fırın ekmeği yememiz gerekiyormuş.
Kendilerinin yüzde yüz demokrat olduklarını söyleyenler bile, kendi düşüncelerine karşı gelenlerin fikirlerini, mantığın süzgecinden hiç geçirmeksizin serseri mayın gibi hemen patlayıveriyorlar.
Bu kriz neden çıktı?
İki yıldır yurt sathını adım adım gezen Meral Akşener gözlemlerinde, halkın büyük bir çoğunluğunun İstanbul ve Ankara’nın CHP li Belediye Başkanlarını Cumhurbaşkanı Adayı olarak görmek istediklerini yerinde tespit etti.
Ancak bunu, Kılıçdaroğlu ile masadaki diğer parti liderlerine bir türlü kabul ettiremedi. Sonunda:
Asayiş berkemal, aday benim dedi Bay Kemal
Evet, gerçekten de asayiş berkemaldi…Nitekim oy potansiyelleri ancak yüzde 5-6 civarında olanmasadaki diğer parti liderlerinin hepsine Cumhurbaşkanı Yardımcılığı vaadinde bulunularak nötr hale getirilmişlerdi.
Böylece, yüzde 60 lık iradenin yerine, yüzde 35 lik bir iradenin benimsediği bir aday çıktı ortaya…
Bugünkü iktidar karşıtlarının da oylarıyla Kılıçdaroğlu seçimi kazanabilir de.. Ancak oyu, yüzde 60 lar yerine 50 lerde kalacaktır.
Diyeceksiniz ki, kazandıktan sonra oy oranının ne önemi var?
Maalesef kazın ayağı hiç de öyle değil…
Yarın öbür gün HDP verdiği oyların diyetini isteyecektir.
Şimdi, Meral Akşener’in siyasi özgeçmişinin tomografisini çekenlere soruyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi özgeçmişin röntgen filmine de bir baktınız mı?
Genel Başkanlığa nasıl bir kumpas sonucunda geldiğini,
Parti Genel Başkanlığında kendisine rakip olarak gördüğü, Atatürkçülüğü tartışılmayan ve siyasi birikimi de olan merhum Haluk Pekşen, Muharrem İnce, Süheyl Batum ve halen Atatürkçü Düşünce Genel Başkanı olan Hüsnü Bozkurt gibi partilileri nasıl CHP nötr hale getirdiğini,
Üst üste 9 seçimi kaybetmesine rağmen, hala koltuğunu nasıl koruduğunu da sorguluyor musunuz?
Kılıçdaroğlu’nun akçeli konularda dürüstlüğü asla tartışılamaz. Elbette ki, bu da takdire şayan, çok güzel ve ahlaki bir haslet…Keşke bu güzel hasletini siyasette de görebilseydik.
Son olarak Meral Hanımın, tüm haksız tepkilere aldırmadan doğru bulduğu yoldan, ödün vermeksizin siyasete devam etmesini dilerim. Nitekim:
Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner
Elbet o gün hak yerini bulur Meral Akşener