Geçen hafta Millet İttifakını oluşturan Altılı Masada Cumhurbaşkanlığı adaylığının belirlemesinde çıkan kriz, buna neden olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in sağduyusu ile giderilmiş oldu.
Öteden beri sokağın sesinin dikkate alınarak İBB Ekrem İmamoğlu ile ABB Mansur Yavaş’tan birinin aday olmasını dile getiren Akşener, bu nedenle Kılıçdaroğlu’’nun adaylığına karşı çıkıyordu.
Haksız da sayılmazdı hani…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişinde devletin SSK ve Bağ-Kur gibi iki önemli sosyal güvenlik kurumunda genel müdür olarak çok başarılı hizmetler vermiş, sicili tertemiz bir bürokrattı.
Bunun yanında aile fotoğrafında da en ufak bir leke dahi yoktu.
Yıllarca önemli makamlarda görev yapmasına rağmen yakınlarından hiçbir kişiye hak etmedikleri bir lütufta bulunmamıştı. Akçeli işlere ise hiçbir zaman adı karışmamıştı.
Eşi Selvi Hanım desen, hep mütevazi bir görünüm sergileyen tam bir Anadolu hanımıydı. .
Vatan, namus, Sakarya tarzında hamasi nutuklar atan bir çok siyasetçinin çocukları vatani görevlerini hilafı hakikat elverişsiz raporları alarak askerlikten kaçmışlar , ya da para karşılığında bedelli askerlik yapmışlarken , Kılıçdaroğlu’nun oğlu, her Türk vatandaşı gibi yapmakla mükellef olduğu askerlik görevini fiilen yapmaktan kaçınmamış, kıtasına teslim olarak gururla potinini ayağına giyip, kepini başına takmıştı..
Ancak ne yazık ki Kılıçdaroğlu, bürokratik geçmişindeki bütün iyi notları ile hiç şaibesi olmayan özel hayatının karşılığını siyasi hayatında alamamıştı.
Siyaset denilen kaygan zeminde girdiği 9 seçimde de galip gelememiş, partisinin oy oranını % 25 bandının üzerine çıkaramamıştı.
Bu da Meral Akşener’i endişelendiriyordu. Üstelik bu seçim, tek adam sisteminden çoğulcu demokrasiye geçmek için son bir şanstı da…Bu nedenle risk almak gibi bir lüksü de yoktu. Bu seçim mutlaka kazanılmalıydı. Bunun içinse, masadaki parti liderlerden görüşlerinden ziyade sokaktaki halkın sesine kulak verilmeliydi.
Meral Akşener bunları dile getirince, maalesef masadan ittirtildi ve bu aymazlığının adına da, ‘Meral Akşener Masayı Tekmeledi’ konuldu.
Sosyal medyadan ise kendilerine öylesine acımasız saldırlar oldu ki, siyasetin Asena’sı olan Meral Akşener birden, Halide Edip Adıvar’ın, ‘Vurun Kahpeye’ romanında yobazların linç ettiği o masum Aliye Öğretmen oluverdi.
O’na tam destek veren CHP yanlısı duayen gazeteci Yılmaz Özdil bile, kendisine gelen tepkiler karşısında, yayın sorumlusu olarak henüz başlattığı Sözcü TV’den siftah bile etmeden ayrılmak zorunda kalmakla yetinmeyip, yıllardır köşe yazarlığı yaptığı Sözcü Gazetesindeki köşesine de veda etti.
Bütün bunlara rağmen milletinin geleceğini düşünerek sağduyusunu kaybetmeyen Akşener, bu krizi çözecek formülü ise hiç tereddüt etmeden kabul etti.
Kamuoyunda, özellikle de yeni oy kullanmaya başlayacak olan Z kuşağında popülariteleri yüksek olan Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş, icraatçı Cumhurbaşkanlığı Yardımcıları olarak devreye girdiler.
Artık gol sıkıntısı çeken bir takım için iki klas forvet elemanı oyuna sokularak maçı kazanma riski asgari düzeye indirilmişti.
Yazımı, “Asayiş oldu berkemal, yolun açık olsun Bay Kemal” diyerek bitirirken, sosyal medyada Meral Akşener’i topa tutanlardan bir özür dilemelerini beklediğimi de belirtmeden edemeyeceğim.